Hayat, her anında kararlar almamızı gerektiren bir yolculuk. Bazen bir adım atmak, bazen de durmak… Her birimiz bu yolculuğa farklı bir bakış açısıyla çıkıyoruz. Kimi zaman çözümleri hızlıca bulan, kimi zaman da başkalarının duygularına derinlemesine inen insanlar olarak… İşte, “tam ehliyetli olmak” da böyle bir kavram; sadece bir yetki veya hakka sahip olmak değil, hayatın her alanında dengeyi bulabilmektir. Bir gün, iki karakter üzerinden, bu kavramı keşfedeceğiniz bir hikâye ile karşınızdayım.
İsmail ve Elif: İki Farklı Dünyanın Karşılaşması
İsmail’in Stratejisi
İsmail, çocukluğundan beri hedefe odaklanarak yaşamış bir adamdı. Her şeyin çözümüne bir formül vardı. Günlük hayatında da her şeyi organize etmek, planlamak ve strateji oluşturmak ona çok kolay geliyordu. Bir gün, iş arkadaşlarıyla gittiği bir seminerde, bir fırsat karşısında hızlıca çözüm önerilerini sundu. Seminerin sonunda, en başarılı çözümü önerdiği için ödüllendirildi. Ama bir şey eksikti; hiçbir önerisi, birinin duygularına dokunmuyordu. Çözümüne odaklanmıştı ama insanları anlamaktan uzaklaşıyordu.
Elif ile tanıştıktan sonra, dünya ona başka bir perspektiften bakmayı öğretecekti. Elif, işte o insanlar arasında yer alıyordu. Kendisinin çözüm odaklı değil, ilişkisel bir insan olduğunu her zaman söylemişti. Birbirinden farklı bakış açıları, yaşamlarında dönüm noktalarına neden oluyordu.
Elif’in Empatisi
Elif, bir sabah iş yerinde İsmail’e bir konuşma yapması için çağrıldı. Yeni bir projeyle ilgili takımlar kuruldu ve bir toplantı düzenlenecekti. İsmail, doğal olarak tüm takımın hedefleri ve stratejileri üzerine konuşacaktı. Ama Elif, toplantıya başladığında şunu söyledi: “Herkesin fikirlerini duymak istiyorum, herkesin içinde ne olduğunu anlamak istiyorum.”
Toplantı ilerledikçe, Elif’in söyledikleri hakkında düşündü. Kadınlar genellikle daha ilişkisel düşünürken, erkekler daha çözüm odaklıdır. Elif’in yaklaşımı, duygu ve ilişkilere önem verirken, İsmail’in bakış açısı daha çok işin nasıl çözüleceği üzerineydi. O an, İsmail’in fark ettiği bir şey vardı: Tam ehliyetli olmak, sadece kararlar almak ya da strateji kurmak değil, aynı zamanda başkalarını anlamak, onları dinlemek ve onlarla güçlü bir bağ kurmaktır.
Tam Ehliyetli Olmak Ne Demek?
Tam ehliyetli olmak, bir konuda yalnızca yetki ve sorumluluk taşımanın ötesine geçmektir. Hayatın her alanında dengeyi kurmak ve sadece bir yönü değil, birçok yönüyle insanlara yaklaşabilmektir. İsmail için bu, bir problemin çözümüne sadece sayılarla ya da stratejilerle yaklaşmak değil; çözümün insan odaklı olması gerektiği gerçeğiyle yüzleşmekti. Elif ise, duyguları anlamak ve ilişkileri doğru yönetmek konusunda zaten doğal bir yetenek gösteriyordu. O, tam ehliyetli olmanın, başkalarının kalbine dokunabilmekten geçtiğini biliyordu. İnsanların güvenini kazanmak, duygusal zekaya sahip olmak ve empatik bir yaklaşım benimsemek, yaşamın her alanında güçlü bir lider olmanın temelleriydi.
Hayatın Her Alanında Tam Ehliyetli Olmak
Bu hikâyede hem İsmail hem de Elif, farklı bakış açılarıyla yaşamlarını sürdürseler de, her ikisi de “tam ehliyetli” olmanın farklı yönlerini öğrendiler. İsmail, iş dünyasında başarıyı stratejiyle elde ederken, Elif, insanlarla kurduğu sağlam bağlarla başarıyı inşa ediyordu. Tam ehliyetli olmak, sadece bir başarıya ulaşmak değil, aynı zamanda o başarıyı herkesle birlikte paylaşabilmek ve insanları anlayabilmek demektir.
Her insan, kendi hayatında farklı yeteneklere ve bakış açılarına sahip olabilir, ancak tam ehliyetli olmak için bu farklılıkları birleştirip, dengeyi bulmak gereklidir. İsmail’in stratejik düşünme becerisi ve Elif’in empatik yaklaşımı, bu dengeyi bulmada birbirini tamamlıyordu. Birisi olmadan diğeri eksik kalırdı. Tam ehliyetli olmak, her iki tarafı da anlayabilmek, duygusal zekayı ve mantığı birleştirebilmekten geçer.
Sonuç Olarak
İsmail ve Elif, farklı bakış açılarına sahip olsa da birbirlerinin gücünü kabul ettiler. Tam ehliyetli olmanın anlamı, her birimizin hayatın farklı yönlerine bakabilme ve bu bakış açılarını birleştirerek daha güçlü bir yaşam kurabilmektir. Hayatın karmaşasında, hem duygusal zekânızı hem de mantığınızı birleştirerek, “tam ehliyetli” olabilirsiniz.
Siz de hayatınıza nasıl yaklaşmayı tercih ediyorsunuz? Çözüm odaklı mı, yoksa empatik bir yaklaşımı mı benimseyeceksiniz? Yorumlarınızı paylaşarak, bu yolculukta bir adım daha ileri gidebilirsiniz.